30 Haziran 2015 Salı

Doğu Türkistan Urumçi Katliamı

Uygur Müslümanları kendi ana vatanlarında;
1 Planlı doğum ve yasaklamalarla nesilleri kurutulmaya çalışılmakta.
2 “Çift Dille Eğitim” safsatası ile ana dilleri,kültür ve medeniyetlerinden koparılmaları hedeflenmekte.
3 Yasaklar,Kısıtlamalar ve Engellerle dini kimliklerinden uzaklaştırılmakta.
4 Sözde ve sahte “Milletlerin Birlik ve Beraberliği” sloganı ile etnik ayırımcılık ve ırkı aşağılamalara maruz bırakılmakta ve “Çinlileşmeye” zorlanmakta.
4 “Batı Bölgesinin Açılması” yalanı ile ekonomik hayattan dışlanmaya ve ülkenin etnik Çinlilerle doldurulmasına çalışılmakta
5 Ülkenin zengin yer altı ve yer üstü kaynakları Çinlilerin bu topraklara iskan edilip yerleştirilmeleri için kullanılmakta.
6 Ülke resmen etnik Çinlilerce soyulmakta, sömürülmekte ve talan edilmekte.
7 Milli ve dini kimliklerin açıkça ifadesi, “millî bölücülük ve dini radikalizm” olarak nitelenerek suçlanmakta.
8 Uygurlar ekonomik hayattan dışlanmakta, ayırımcılığa tabi tutulmakta.
9 Uygurlar, Kendi topraklarında yabancılaştırılmakta
Özetlersek; binlerce yıllık tarihi geçmişe, parlak Türk İslam Kültürüne sahip, büyük medeniyetler kuran bir milletin en önemli unsuru olan Uygurlar yok edilmeye ve tarih sahnesinden silinmeye çalışılmaktadır. Müslüman Uygurlar Çinlilerin bu sinsi hedefini en son 5 Temmuz 2009’da çok net ve açık olarak gördü ve bunu da hafızasına kazdı.

Müslüman Uygur Türkleri, Çin’in bu sinsi oyunlarına karşı gereken önlemi almıştır diye düşünüyorum. Uygurlar artık Çinlilerin hiçbir sözüne ve vaadine, “Tatlı ve Yumuşak Diline” hiçbir şekilde kanmayacaktır.
Kaynak : http://www.dunyabulteni.net/

28 Haziran 2015 Pazar

Doğu Türkistan hakkında bilgiler

Çin Halk Cumhuriyeti, Doğu Türkistan’ı hâkimiyeti altına alıp bölgeyi “Sincan” (Kazanılmış Topraklar) olarak adlandırdığı tarihten bu yana, Doğu Türkistanlılara yönelik etnik temizlik ve asimilasyon politikası uygulamaktadır. Nitekim Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana 35 milyon Doğu Türkistanlı katledilmiştir.

Katliamlar bir Doğu Türkistan gerçeği

Komünist Çin Halk Cumhuriyeti’nde sistem, ulusal çıkarlar doğrultusunda şekillenmiş; Çin’in 1949 yılından bu yana yürüttüğü politikalar Doğu Türkistanlıları asimilasyon ve etnik temizliğe maruz bırakmıştır. Öyle ki, Türkistanlıların sayısının 35 milyon gibi rakamlara ulaştığı belirtilmektedir. 1949-1952 yılları arasında 2 milyon 800 bin, 1952-1957 yılları arasında 3 milyon 509 bin, 1958-1960 yılları arasında 6 milyon 700 bin, 1961-1965 yılları arasında da 13 milyon 300 bin kişi ya Çin ordusu tarafından öldürülmüş ya da rejimin politikaları doğrultusunda oluşan kıtlık sonucu hayatını kaybetmiştir. 1965’ten sonraki katliamlarla birlikte, öldürülen Doğu Türkistanlı sayısı 35 milyon gibi inanılmaz bir rakama ulaşmıştır.
Doğu Türkistan’da meydana gelen insan hakları ihlalleri, zaman zaman kimi insan hakları örgütleri tarafından dillendirilmiş olsa da bu girişimler, yaşanan zulmün engellenmesinde etkili olamamıştır.

Hayati tehlike, günlük yaşamın bir parçası

Doğu Türkistan’da hiç kimsenin yaşam güvencesi yoktur. Devlet, istediği zaman istediği kimseyi tutuklayabilmekte ve istediği şekilde cezalandırabilmektedir.

Bir hayal: Din ve vicdan özgürlüğü

Doğu Türkistanlılar düşünce, ifade ve din hürriyeti alanlarında tamamıyla kuşatılmış durumdadır. Doğu Türkistan’da devlet memurlarının, işçilerin ve öğrencilerin ibadet yerlerine gitmeleri ve ibadetle meşgul olmaları yasaklanmıştır. Doğu Türkistan’da ibadet olarak vasıflandırılabilecek çoğu şey yasaklanmış durumdadır.
Müslüman din adamları yoğun resmî denetimlerden geçirilmektedir. “Yurtsever olmayan” ya da “yıkıcı” olarak görülen dinî liderler gözaltına alınmakta ve tutuklanmaktadır. Dahası, halka önder olabilecek kapasitedeki bazı aydınlar zehirlenerek öldürülmektedir.

Urumçi’de kitlesel katliam

2009 Haziran’ı sonunda Guangdong eyaletindeki bir oyuncak fabrikasında Uygur Türklerine yönelik saldırılar gerçekleşmiştir. Baskı siyasetini protesto etmek için Urumçi’de 5 Temmuz’da sokaklara dökülen Uygurlar, kitlesel bir katliama maruz bırakılmıştır. 5000 civarında Çinli işçinin ellerinde sopalarla Uygurların yatakhanelerine saldırmalarıyla başlamış ve saldırılarda fabrikada zorla çalıştırılan genç kız ve erkeklerden oluşan 800 Uygur işçinin 500’den fazlası öldürülmüştür. Temizlik işçileri, olay mahallindeki kan izlerini iki saatlik bir sürede ancak temizleyebilmiştir. Saldırının ilk saatlerinde güvenlik görevlileri olaya müdahale etmemiştir. Hatta saldırgan Çinlilere sivil kıyafetli 100 Çin askerinin öncülük ettiği belirtilmektedir. Resmî açıklamaya göre olaydan sonra fabrikadaki 600 Uygur işçi farklı bir bölgeye nakledilmiş; ancak bu kişilerin nerede olduğu belirtilmemiştir. Resmî olmayan kaynaklar ise bu 600 işçinin de saldırılar esnasında öldürüldüğünü ifade etmektedir.
Guangdong’da Uygurlara yönelik gerçekleşen bu saldırıyı kınamak üzere 5 Temmuz günü Urumçi’de meydanlara dökülen 10 binlerce Uygur, Çin polisinin sert müdahalesiyle karşılaşmıştır. Çin polisi, miting başlar başlamaz Uygurların etrafını sarmış; üzerlerine ateş açarak gösteriyi bastırmaya çalışmıştır. Mitinge katılan kadın, çocuk ve yaşlılar da polisin ateşine maruz kalmıştır. Çatışma sonunda en az 140 kişinin öldüğü, 816 kişinin ise yaralandığı bildirilmektedir. Gayri resmî kaynaklar ise ölü sayısının 3000’den fazla olduğunu ifade etmektedir.

Doğu Türkistan sorunu gündeme getirilmeli

İslam âlemi 150 yıldır dünyanın birçok bölgesinde benzeri zulüm ve baskılara maruz kalmıştır. Bu zulmün arkasındaki çevrelerin en büyük hedefi, dini, özellikle de Müslümanlığı ortadan kaldırmaktır. Bugün Çeçenistan’ın Ruslardan gördüğü zulmü, Doğu Türkistanlılar Çinlilerden görmektedir. Dünya ise bu zulme göz yummaktadır. Doğu Türkistan meselesi sadece Uygurların bir sorunu olarak görülmemeli ve vicdan sahibi insanlar bu meseleyi sahiplenmelidir. 
 Kaynak: http://www.stanfordhawx.com/

26 Haziran 2015 Cuma

13:53 - Yorum yok

Yusuf Akçura kimdir?

         Kazanlı Yusuf Akçura, Türkçülük akımının önde gelen temsilcilerinden olan Tatar asıllı Türk yazar ve siyaset adamıdır. Türk Tarih Kurumu’nun kurucu üyelerindendir. İkinci dönem TBMM’de İstanbul milletvekili, 1935′te Kars milletvekili olarak mecliste yer almıştır. 1904 yılında yayımladığı Üç Tarzı Siyaset adlı makalesi Türkçülük akımının manifestosu kabul edilir.
         Akçura’nın Türkçü düşünce tarihindeki yeri, çağdaşı olan Ziya Gökalp’in gölgesinde kalmıştır fakat Mustafa Kemal Atatürk’ün çalışma arkadaşı olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin kültürel yapısının oluşmasında katkıları olmuştur. Yusuf Akçura’nın Türkçü fikirleri, Sovyetlerin çökmesi ve Orta Asya’daki Türk Devletleri’nin bağımsızlıklarına kavuşmalarıyla yeniden güncellik kazanmıştır.
         2 Aralık 1876’da Moskova’nın doğusundaki Ulyanovsk’ta (eski adıyla Simbir) dünyaya geldi. Kazan’a göç etmiş Kırım Türkleri’nden aristokrat bir ailenin mensubu idi. Babası çuha fabrikası sahibi fabrikatör Hasan Bey, annesi Yunusoğulları’ndan Bibi Kamer Banu Hanım idi. 2 yaşında iken babasını kaybetti ve annesi ile birlikte yedi yaşına gelmeden İstanbul’a göç ettiler. Annesi, İstanbul’da Dağıstanlı Osman Bey ile evlendi. Osman Bey, Yusuf’un eğitimi ile yakından ilgilendi, onu asker olmaya teşvik etti.
         Kuleli Askeri Lisesi’nde öğrenim gördükten sonra 1895 yılında Harbiye Mektebi’ne girdi. Harbiye yıllarında Necip Asım’ın, Veled Çelebi’nin, Bursalı Tahir Bey’in Türkçülüğe ait yazıları ile İsmail Gaspıralı’nın Bahçesaray’da yayımlanan ve bir ara İstanbul’da da dağıtılan Tercüman Gazetesi Türkçülük fikirlerinin oluşmasını etkiledi. 1897’de Malumat Dergisi’nde yayımladığı “Şehabettin Hazret” adlı ilk makalesini Rusya Türkleri ile Osmanlı Türkleri’ni tanıştırma amacıyla kaleme aldı.
         Yusuf Akçura ömrü boyunca Türkçülük fikrine sadık kalmıştır. Sosya­list fikirleri de yakından tanıyan bir insan olarak, bu fikirleri Türkçülük fikriyle bağdaştırmaya çalıştı. Akçura’nın Türkçülüğü, Balkanlardan Çin’e kadar çeşitli ülkeleri kapsamaktadır. Osmanlı Devleti ise Türk Dünyası’nın ancak bir parçasıdır.
         Akçura tarih araştırmalarında faydacılığa taraftardır. Birinci Türk Tarih Kongresi’nde sunduğu tebliğde “Tarih mücerret bir ilim değildir. Tarih hayat içindir; Tarih milletlerin, kavimlerin varlıklarını muhafaza etmek, kuvvetlerini inkişaf ettirmek içindir” demiştir.
         Akçura ölümünden sonra neredeyse unutulmuştur. Onun Türk tarihçileri tarafından dışlanmasını Ercümend Kuran şöyle yorumluyor:
“Bu durumu izah etmek kolaydır: Akçura Moğol İmparatorluğu’nu yüceltmiş ve Cengiz Han’ı Türk saymıştır. Ayrıca Türk tarihinin gelişmesinde İslamiyet’e tali derecede yer vermiştir. Son olarak o sosyalizme yatkındı. Türk tarihçilerinin çoğunun 1940′lardan sonra Moğolları Türk kabul etmemeleri, Türk-İslâm sentezine yönelmeleri ve sosyalizme cephe almaları milliyetçi çevrelerin Akçura’yı ihmal etmelerine sebep olmuştur. Üstelik Akçura’nın Ziya Gökalp’in muasırı olması onun için bir talihsizlik teşkil etmiştir. Çünkü o Gökalp’te bilgili olduğu halde, Gökalp’in terkip kabiliyetine sahip bulunmuyordu. Gökalp’in ülkücülüğü Türk aydınlarının psikolojisine daha uygun düşüyor adeta büyülüyordu.”

13:33 - Yorum yok

Tengricilik



Tengricilik ya da Tengrizm tüm Türk ve Moğol halklarının, şimdiki inanç sistemlerine katılmadan önceki inancıydı. Tengri'ye ibadet etmenin yanında Animizm, Şamanizm , Totemizm ve atalara ibadet etmek bu inancın diğer ana hatlarını oluşturuyordu. Tengri, bugünkü Türkçe'deki Tanrı kelimesinin eski şeklidir.
Bu inanca göre Gök'ün yüce ruhu Tengri'ydi. İnsanlar kendilerini gök baba Tengri, toprak ana
Ötüken ve insanları koruyan atalarının ruhları arasında güven içinde hissedip, onlara ve diğer doğa ruhlarına dua ederlerdi. Büyük dağların, ağaçların ve bazı göllerin güçlü ruhları barındırdıklarına inanarak dualarını bu cisimlere doğru yöneltirlerdi. Göğün ve yeraltının 7 katı olduğuna, her katta çeşitli tanrıların, tanrıçaların ve ruhların varolduğuna inanılırdı. İnsanlar doğaya, tanrılara, ruhlara ve diğer insanlara saygılı davranıp, belli kurallara uyarak dünyalarını dengede tuttuklarına inanırlardı. Eğer bu denge kötü ruhların saldırısıyla ya da bir felaketten dolayı bozulursa bir şamanın yardımıyla tekrar düzene sokulması gerektiğine inanılırdı.
Bu inancın kalıntılarını bugün Moğollarda(Lamaizme entegre edilmiş şekilde), ve bazı hâlâ doğa'ya bağlı göçebe yaşam tarzı sürdüren Türk halklarında bulmak mümkündür. Bunların bazıları Altay-Türkleri ve Yakutlar . Ama Tengriciliği çoktan bırakmış halklarda da bu inancın birçok parçaları, mesela İslam 'ın, Hiristiyanlığın, Budizmin , Museviliğin veya Taoizmin yanında hala batıl inanç olarak ya da geleneksel kültür olarak sürdürülmektedir.

24 Haziran 2015 Çarşamba

OĞUZ TÜRKLERİ

          Bugünkü Anadolu Türklerinin ruhi davranışları ataları Oğuz Türklerininkinden farksızdır. Anadolu Türkleri sakin görünüşlü, serin kanlı, duygularını pek belli etmeyen insanlardır; asık suratlı olmayıp güler yüzlü ve tatlı bakışlıdırlar; çabuk kızmazlar ve birden parlayıp sönmezler. Halkın tabiri ile Anadolu Türkü’nün kolayca “damarı tutmaz” yani derhal sinirlenmez fakat “ayranı kabardı” mı kasırga gibi eser, önünde durulmaz. Tıpkı Oğuz yiğidinin “acığı tuttuğunda katı taşı kül eylediği” gibi… Gerçekçi insanlardır, yani akılları hislerine hakim olabilir; öğünme duygularında da aşırılık görülmez. Anadolu Türkleri ruhen infiratçı değil cemiyetçidir; toplu yani bir arada yaşamaktan hoşlanırlar; milletlerine bağlı ve yurtsever oldukları da gerçek bir vakıadır.
Yüz şekli ve beden yapılarına gelince, onlar umumiyetle düz saçlı, ala gözlü, yuvarlak yüzlü, düz burunlu insanlardır; aralarında mavi gözlü olanları az ve nadirdir; bu gibilere çok defa bu vasıfları bir sıfat olarak verilir (Gök Mehmed=mavi gözlü Mehmed; Gök Kız=mavi gözlü kız); pek çoğunun ciltleri beyazdır; yüz ve ellerindeki esmerlik, güneş yakması ile ilgilidir. Boyları ortadan uzun olup, gövde kısmı alt tarafa nazaran kısa değildir; onun için at üstünde heybetli görünürler ve rahatça ok atarlar ve kılıç sallarlar.
          Türklerin ilk ataları olan Andronovo İnsanları sığırı ve deveyi evcilleştirmişlerdi. Avcı ve savaşçı bir kavimdiler. Kartalı kutsal olarak kabul ederler, mezarlarına simge olarak kartal pençesi işlerlerdi. Kimi bölgelerde Ren geyiği ile Yak öküzünü evcilleştirmişlerdi. Bakırı keşfetmişler, bıçak vb. aletlerin yapımında kullanmışlardı.
          Proto-Türk (=ilk Türkler) sanatındaki temel öğe hayvan motifleridir. Bu motifler çok incelikli yöntemlerle işlenmiş, hemen her eşyada kullanılmıştır. Hayvan Üslubu adı verilen bu sanat tarzı Çin sınırlarından Kuzey Karadeniz’e kadar yayılmıştır.
Proto-Türkler giderek askeri ve siyasi güç kazandılar, çevrelerinde yaşayan kavimleri egemenliklerini altına aldılar. MÖ 1700’lere doğru Çin kaynakları Proto-Türklerden söz etmeye başlarlar. Bunun nedeni, Proto-Türklerin Çin’i tehdit eder duruma gelmeleridir. Türklerin tarihöncesi dönemi MÖ 200lere değin uzanır. MÖ 3. yüzyılda Tuman Yabgu’nun Türk boylarını toplayarak Orta Asya’daki Büyük Hun Devletini kurması ya da daha doğrusu güçlendirmesiyle Türklerin tarih öncesi dönemi kapanır ve tarih dönemleri başlar.
          Sonuç olarak söylemek gerekirse, Türk ırkının temel özellikleri şunlardır: Saç düz ya da hafif dalgalı olup kumral veya kara renklidir. Kaş kemeri gelişkindir. Gözler nispeten küçük olmakla birlikte Mongoloid ırktaki gibi çekik değildir, daha çok badem göz niteliğindedir. Kulaklar düz olup küçük ya da orta boyda ve yatıktır.

          Burun düz ya da kartal burundur (iri olan gaga burun değil). Deri buğday rengindedir. Elmacık kemikleri gelişkindir ama Mongoloid ırktaki gibi aşırı fırlak değildir. Kafatası yapısı brakisefaldir. Kemikler kalın, kaslar gelişkindir. Boy orta ya da ortadan uzuncadır.

TÜRK ADI TARİHÇESİ VE ESKİ TÜRKLER

          MS 1. yy’da Romalı tarihçiler Pomponius Mela ve 2. yy’da Yaşlı Plinius Azak Denizi kıyısında yaşayan Turcae/ Tyrcae isimli kavimden söz ederler. Türk adının bugünkü şekliyle geçtiği ilk belgeler 2. yüzyıldadır. Çin’de ise bugünkü şekliyle geçtiği ilk belgeler 550 yılı itibariyledir. Daha önce mö. 2. yüzyılda Tüe-çi- Tüe-ki gibi farklı biçimleri de görülmüştür.  Türklerin Türk adını yazdıkları mevcut belgeler ise Orhun Abideleri(Milattan sonra 8. yüzyıl) dir. Türkler yazılı belgelerle ortaya çıkmıştır denemez. Asıl merak konusu olan topluluk olarak bir araya geldikleri zamandır.
          6-8 yy. larda yazılı belgelerle herkese ayan olan Türkler öteden beri Altay bölgesinde yaşıyordu.  Bugün Moğolistan-Çin-Kazakistan-Rusya ile çevrelenen bölgede bugünkü birçok kavim ortak bir yaşam sürüyordu. Altay Teorisi’ne göre  Milattan önce 5.000 yılı civarında Altay Dağları çevresinde bugün “Altayca”  diye adlandırılan bir dil konuşulmaktaydı. Sonraları Türk, Moğol, Tunguz, Mançu diye bilinen uluslar “Altay” kültürü olarak beraber yaşamaktaydı. Kore ve Japon dillerini de Altay ailesine dahil edenler vardır. Böylelikle Asya’nın ortasından doğusuna bir akrabalık oluşur.
          7000 yıl önce göçer hayatı sürülmekteydi. Yemek nereye gidiyorsa insanlar da oraya gidiyordu. Avcı- toplayıcı bir yaşam sürülüyordu. Orta çağa kadar tarım toplumuna geçilmemesinin birçok sebebi vardır. Öncelikle tarıma uygun arazi azdır. Stepler sıcaklık farkının çok fazla olduğu yarı kurak- bir iklime sahiptir. Ayrıca sürekli hareket halindeki göçer topluluklar birbiri için de tehlike oluşturmaktadır. Bir yerde kalmak, tehlike altında olmak demektir.
          Milattan önce 5000 yılı civarında “at”ın evcilleştirilmesiyle güvenlik endişesi en üst düzeye çıkmıştır. Bir yerde yerleşmeye çalışmak atlıların yağmaları ile sonuçlanacaktır. Üzenginin de icadıyla Orta Asya’nın atlı okçuları bütün Asya için tehlike olmuştur. Sürekli kargaşa ortamı, arazinin uygunsuzluğu, kültür birikimine izin vermeyen doğa ile ve kavimlerle savaş durumu binlerce yıl göçebe kalınmasıyla sonuçlanmıştır. Steplerdeki geniş çayırların hayvancılığa müsait olması da unutulmamalıdır. Bir sene bekleyip tahıl hasat etmek,  bu sıradaki binlerce akıncı ile uğraşmak yerine uçsuz bucaksız çayırlarda hayvan otlatmak ve tehlike görüldüğünde güvenli bir yere geçebilmek tercih edilmiştir.
          MÖ. 10.000 civarında evcilleştirilen koyun, keçi, sığır gibi hayvanlardan gıda, iş gücü, taşımacılık ihtiyacını gideren insanlar yaşam standardı konusunda pek kaygılı değillerdi. 1000’li yıllara kadar, iyi bir yaşamdansa, en azından yaşayabilmek önemliydi. Hayatta kalmak hayatı iyileştirmeden önce geliyordu. Sürekli çatışma ortamının getirdiği bazı nitelikler de vardır. Şehirli evcimen topluluklara karşı müthiş bir üstünlük edinilmiştir. Duvarlar ve savaş makineleri ile durdurulmaya çalışılan step savaşçılarına tek çare kendi akrabalarıdır. Nitekim Çin, Türk savaşçılara karşı diğer Türk kavimlerini kullanıyordu. Çünkü elinde ok atan ayağıyla da o zamanın süper gücü olan atı kontrol eden savaşçıya başka çare yoktu. Çinli piyade daha etrafına bakamadan ölüyordu. Sürekli hareket halindeki okçu atlılar için piyadeler ancak hedef tahtası olmaktaydı.
          Halk arasında bilgi paylaşımı ve kültür oluşturma adına sözlü ürünler çok gelişmişti. Yazamasalar da sürekli konuşarak bazı ürünleri nesilden nesile aktarmışlardır. Dünyanın en hacimli ve en yoğun destanları Türk kaynaklıdır. Dilin konuşmadaki önemi diğer dillere göre artmıştır. Akıcı ve anlaşılır bir yapı doğal olarak gelişmiştir. Denebilir ki: Türkçe konuşma eylemine bağlanmış savaşçıların dilidir. Türklerin dini hayatı ise aynen dili gibidir. Sade ve açıktır, bozkır hayatına uygundur. Başlangıçta kurt, ayı, dağ ve diğer canlı- doğal unsurları “ata” olarak belirleyen ve birçok “mit” oluşturan Türkler nihayetinde “Tengricilik” diye adlandırılan bir inanca sahip oldular.  İlk Türkçe yazılı belgelerden itibaren görülen bu dine göre: yalnızca bir tanrı vardır, tanrı doğanın arkasındaki güçtür, tanrının çevresinde iyi ve kötü ruhlar vardır, tüm dinler tanrıdandır ve doğruyu yalnızca tanrı bilir.

          Bugün hala yaşayan kırk banyosu, kırk çıkarma geleneği, kurşun dökme, çaput bağlama, ata- dede geleneği, nazar gibi inançlar kök tengricilik ve ötesine dayanır. Yeterince çoğalınca batıya göçen Orta Asya kavimleri 4. yy. daki kavimler göçünü başlatmıştır. İskit ve Hun adlarıyla Avrupanın içlerinde bugün de yaşayan topluluklar oluşturmuşlardır. Güneye gidenler Hindistan ve İran’da Türk devletleri kurmuştur. 10.yy itibariyle Kafkasya ve Hazar’ın güneyinden Anadolu ve Afrika’ya girilmiş buralarda da savaşçı imparatorluklar kurulmuştur. Osmanlı Devleti’nin kurucu unsuru olan Osmanoğulları bugünkü Türkmenistan havalisinden gelen Oğuz boylarından biriydi. Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nde boy ayrımı gözetmeksizin birçok halk ve milletten insanlar yaşamaktadır. Bunların içine Hititler, Yunanlıar, Romalılar, Araplar, Türkler, Kürtler, Kafkasyalılar, Asyalılar, Avrupalılar, dünyalılar da dahildir.

22 Haziran 2015 Pazartesi

Şamanizm ve Rehber Hayvanlar

Şamanizm Sibirya kökenli bir sözcüktür ve bir çok kişinin sandığı gibi bir din değildir. Etkisini çok geniş bir coğrafyada göstermiştir ve günümüzde bir çok kültürde şamanik uygulamalar hala göze çarpmaktadır. Şamanizm bir ruhsal bilgelik yoludur.
Şamanist inisiyasyonda her şaman adayı rüyalar, trans, ruhların isim ve fonksiyonları, şaman teknikleri, ‘gizli dil’ gibi bazı konularda bir eğitimden geçirildikten sonra şaman olabilir. Genelde kişinin Şamanlığı seçmediğine, Şamanlığın kişiyi seçtiğine inanılır ve kişinin şaman atalarının ruhlarının çağırması ile bazı yeteneklerin ve eğilimlerin başladığı düşünülür. Ancak her durumda kişi özel bir eğitim sürecinden geçmektedir.
Şamanik uygulamalarda trans,davul,dans, öteki dünyalara seyahat gibi bir çok uygulama vardır.

Şamanlar doğa ile iç içe yaşıyorlardı ve doğadaki her şeye saygı duyuyorlardı. İnsanların hayvanlardan öğrenecekleri çok şey olduğuna inanan şamanlar aynı zamanda hayvanların, insanlara rehberlik ettikleri inancına sahiptiler. Hayvanlar hem insanlara bir çok şey öğretmekte hem de onları korumaktaydılar. Şamanlar herkesin en az 1 tane rehber hayvan ruhu olduğuna inanırlardı. Bu rehber ruh kişiyi korumakta, güç vermekte ve ona rehberlik yapmaktadır. Burada rehber hayvan kişinin bilinçaltına da simgelemektedir. Kişilik açısından benzerlik gösterdiğimiz hayvanların doğasını anlamak aynı zamanda kendimizdeki eksiklikleri ve sorunları da anlamamız anlamına gelir.
Şaman Rehberinizi Nasıl Tespit Edeceksiniz?
1- Sık sık karşınıza bu hayvanla ilgili resimler, bilgiler, objeler çıkıyorsa size rehberlik yapıyor olabilir.
2- Rüyalarınızda bu hayvanı sık görmüş yada görüyor olabilirsiniz.

3- Yüksek benliğinize shaman hayvanınızın hangisi olduğunu sorabilir ve yanıt isteyebilirsiniz. Yüksek benlikten bilgi alma çalışması blog içinde vardır.
4- Meditasyon ile bilgi alabilirsiniz. Meditasyon yapmayı bilenler için bu zor olmayacaktır ama meditasyon yapmayı bilmiyorsanız bu sizin için zor olabilir.
5- Sarkaç kullanmayı biliyorsanız sarkaç ile bilgi alabilirsiniz.
Aşağıda bazı shaman hayvanlarının size verdiği mesajları bulabilirsiniz. Eğer sizin karşınıza başka bir hayvan çıkarsa bu hayvanın doğasını, özelliklerini araştırarak, size nasıl bir mesaj verdiğini anlamaya çalışabilirsiniz. 


TİMSAH
Oldukça güçlü bir hayvandır ve yaşamda kalabilme gücüne sahiptir. Timsah koruyucu ve baskındır, tıpkı bir annenin yavrularını koruması gibi düşünebilirsiniz. Eğer rehber hayvanınız timsah ise sizi güçlendirecektir ve zorluklara karşı dayanma gücü verecektir. Sert derisi ve müthiş dişleriyle sizi koruyacak olan timsah aynı zamanda doğanıza uygun bir hayata doğru sizi yönlendirecektir.
Eğer karşınıza timsah sık sık çıkıyorsa size temel hayati ihtiyaçlarınızı güvence altına almanız gerektiğini söylüyordur.

KERTENKELE
Kertenkele gücünü gerekirse kuyruğunu geride bırakarak kaçabilme yeteneğinden alır. Rehber hayvanınız kertenkele ise, o en korkunç anda terk ettiğiniz parçanıza yeniden kavuşma yeteneğini size verecektir. Ancak kertenkele bir kere kuyruğunu bırakabilir, bundan sonra artık yeni kuyruğu bırakılamaz. Bu nedenle rehberiniz size en önemli anda neden vazgeçmeniz gerektiğini de gösterecektir.
Kertenkele toprakta yaşayan bir hayvandır ve kişiye dünyasallık özelliği verecektir. Rehber ruhunuz kertenkele ise size zenginlik ve bereket getirmeye çalışır ve gücünü bunun için kullanır.
Eğer karşınıza kertenkele sık çıkıyorsa bu durumda size zarar veren bir şeyden vazgeçmenizi öğütlüyordur.

YILAN
Bu rehber ruh kişiye güç ve düşmanlarını sadece enerjisi ile bile korkutma yeteneği verecektir. Yılanlar kadim ilimlerde şifacılık ile ilgilidir ve kundalini enerjisi yılan ile simgelenir. Eğer rehber ruhunuz yılan ise sizi iyi bir şifacı yapabilir, akışa uymanıza yardım eder, düşmanlarınızı sizden uzak tutar ve yaşamınızda adalet sağlamak için size rehberlik yapar.
Eğer karşınıza sık sık yılan çıkıyorsa hangi durumda olduğuna bakın, sağlıklı ve hareketi ise size hayatın akıyor demektedir, eğer ölü ise akışın olmadığını ve yumurta ise yeni bir başlangıç yapmanız gerektiğini göstermeye çalışıyordur.

GEYİK
Geyik şamanizmde gücü simgeleyen hayvanlardan biridir. Eğer rehber ruhunuz geyik ise size sezgiler,duyarlılık ve huzur verecektir. Estetik zevkler ve sanat yeteneği  size rehberiniziz diğer hediyeleridir. Aynı zamanda rehber ruhunuz olarak sizi yaşamda hızlandırmaya ve algılarınızı geliştirmeye de çalışacaktır. Tehlikeleri hızlı fark etme ve tehlikeden hızlı kaçma rehber ruhu geyik olanların özellikleridir.
Eğer karşınıza sık sık geyik çıkıyorsa size şefkati ve nezaketi hatırlatmaya çalışıyordur. Bağışlamanızı, güvenmeyi öğrenmenizi ve en önemlisi hayatınızda sevince daha çok yer vermenizi de size öğütlüyordur.

TAVŞAN
Eğer rehber ruhunuz tavşansa size çabuk karar verme yeteneği, düşmanlarını tanıma öngörüsü ve kolay kolay köşeye sıkışmama özelliği verecektir. Tavşan kişiyi korkularını tanıtacak, onlarla yüzleşmesi ve onları yenmesi ile rehberlik yapacaktır.
Tavşan rehber ruhunuz ise size vereceği sevimlilik sizin yaşamdaki silahlarınızdan biri olacaktır. Bir çok zaman sadece yaydığınız şirinlik ile işlerinizin daha kolay yürüdüğünü göreceksiniz.
Eğer tavşan karşınıza sık sık çıkıyorsa sizi korkularınıza karşı uyarıyordur. Bir konuya fazla odaklanıp,fazla zaman harcadığınızı veya bir şeye saplanıp kaldığınıza söylüyor olabilir.

KARTAL
Kartal şamanik geleneklerde oldukça önemli bir hayvandır. Kişiyi karanlıktan aydınlığa çıkartır, korur, şifacıların yardımcısıdır. Kartal haberci olarak kabul edilir ve kişiye bilgiler, haberler getirir. Eğer ruhsal rehberiniz kartal ise size bilgelik, uzakları görme gücü, yükselme yeteneği, tek başına ayakta kalma gücü ve keskin bir zeka verecektir. Kartal koruyucu olmasının yanında kişinin bedenine hızlı iyileşme yeteneği de verecektir.
Eğer karşınıza sık sık kartal çıkıyorsa size kedi özünüzle yüzleşmeniz gerektiğini söylüyordur. Özgürleşmeniz ve yüreğinizin size gösterdiği yolda uçmanız için sizi cesaretlendirdiğini de unutmamalısınız.

BAYKUŞ
Baykuş bir çok kültürde uğursuz kabul edilmesine karşın Şamanlıkta sezgisel bilgeliği simgeler. Baykuş şaman rehberinizse size önseziler, telepati yeteneği, bilgilik ile bağlantılar ve geleceği görme gücü verecektir. Maskelerin altındaki gerçekleri gösterme, bilinmeyeni açık hale getirme, bilinçaltı ile bağlantı sağlama ve dünyadaki bilgilikle bağlantı kurma onun verdiği güçledir. Ayrıca artık size yararı olmayan şeyleri size gösterir ve bunlardan kurtulmanız yardım eder.
Eğer baykuş karşınıza sık sık çıkıyorsa size kuşkularınızı ve inançlarınızı sorgulamanız gerektiğini ve sessizce enerjinizi toplayarak gerçekte istediğiniz şeylere yönelmeniz gerektiğini söylemek istiyordur.

AYI
Şamanizmde ruhsal desteği ve ruhsal gücü simgeler ve bir çok şaman toplum tarafından çok değer gören bir hayvandır. Eğer ruhsal rehberiniz ayı ise size gözlem gücü, sadakat, kendine zaman ayırmak niteliği ve fiziksel dayanıklılık verecektir. Ayının gücü kendini yenileyebilmesi ve ne zaman uyuması ne zaman ayağa kalkması gerektiğini bilmesidir. Ruhsal rehber olarak ayı kişiyi bekleme ve harekete geçmek konusunda yönlendirecek, kendini yenilemesi için ona rehberlik edecektir.
Eğer karşınıza sık sık ayı çıkıyorsa size dinlenmeniz, kendinize zaman ayırmanız ve biraz yalnız kalmanız yönünde bir işaret veriyor olabilir.

KELEBEK
Kelebek dengeyi ve güzelliği simgeler. Ruhsal rehberiniz olarak kelebek size denge,uyum ve güzellik getirecektir. Ayrıca diğer işaret ettiği şey de değişim  kavramıdır. Tırtıldan kelebeğe dönüşen canlının geçirdiği dönüşüm muhteşemdir ve ruhsal rehberiniz olarak kelebek size değişim ve dönüşüm gücü verecektir. Kelebeğin değişim evresinde larva,koza ve kelebek olma süreçleri vardır ve her bir süreç başka bir yaşamı simgeler. Ruhsal rehber olarak kelebek kişiyi yaşamının değişik evrelerinde destekleyecek ve bu evrelerin özelliklerine göre davranma yeteneği verecektir.
Eğer karşınıza sık sık kelebek çıkıyorsa size değişime hazır olmanız gerektiğini, her sonun bir başlangıç olacağını söylemek istiyor olabilir.

YUNUS
Denge,uyum,kolektif bilinç,fedakarlık, özgürlük ve doğal ritmi kavrama yunusun bize rehberlik ettiğini konulardır. Yunuslar birlikte yaşar, iletişim kurar, aile kurar,sever ve anlaşır. Eğer rehber ruhunuz yunus ise size başka insanlarla uyumu yakalama, özgürleşme, hayatın ritmine uyma ve dengeli olma konusunda güç verecektir. Rehber ruh olarak dünyaya barış ve sevinç getirmeniz için sizi destekler, yaptığını her işte,kurduğunuz her iletişimde insanlara uyumlu ve sevinç duygusu oluşturan titreşimler yaymanız için yanınızdadır.
Eğer karşınıza sık sık yunus çıkıyorsa size dengeli ve doğa ile uyumlu yaşamanız gerektiğini hatırlatıyor olabilir. Ayrıca daha çok neşeye ihtiyacınız olduğunu da söylüyor olabilir.

TİLKİ
Tilki son derece cin fikirli bir hayvandır ve zekası göz kamaştırıcıdır. Bir rehber ruh olarak insanlara zeka, zor durumlardan kurtulma becerisi, olayları istediği gibi yönlendirme yeteneği ve kurnazlık verecektir. Ortama uyum sağlama yeteneği ve mizah anlayışı da tilkinin ruhsal rehber olarak kazandırdığı yeteneklerdir. Eğer rehber ruhunuz tilki ise size zekanızı kullanma gücü, zor durumlardan kolaylıkla sıyrılma yeteneği ve koşullara uyumlu davranma gücü verecektir.
Eğer tilki sik sik karşınıza çıkıyorsa zekanızı kullanmanız gereken bir durumla karşı karşıya olduğunuzu ve çevrenizde gizlenen bazı düşmanlarınıza karşı dikkatli olmanız gerektiğini söylüyor olabilir.

AT (Yabani at)
Atın ruhsal rehber olarak sunduğu yetenekler özgürlük,hız ve direnme yeteneğidir. Atlar son derece özgür hayvanlardır ve bu yüzden evcilleştirilmeleri zordur. Ne kadar evcilleştirilseler de özgülük ateşi her zaman içlerinde yanar ve her zaman özgürce koşmanın zevkini arzularlar. Bir ruhsal rehber olarak at sizi özgürleşmeye çağıracaktır gereksiz olan, sizi yoran,sizi kısıtlayan her şeyden uzaklaşma ve bunları arkanızda bırakma gücünü size verecektir.
Aynı zamanda hayatta hızlı davranabilme, güçlü bir yapıya sahip olma, sadakat ve sezgi gücü vermek de ruhsal rehber olarak onların doğasında vardır.
Eğer karşınıza sık sık at çıkıyorsa sizi özgürleşmeniz konusunda uyarıyor olabilir.

ÖRÜMCEK
Örümceğin yeteneği ağ yapma yeteneğidir. Ağlarını mükemmel bir tasarımla yapan örümcek bu ağ sayesinde karnını doyurmakta ve hayatta kalmaktadır. Eğer örümcek ruhsal rehberiniz ise size hayatınızı tasarlama ve kurduğunuz ağlarla hayatta kalma becerisi verecektir. Yaşamınıza oluşturduğunuz tasarımlar sizin için faydalı olacaktır ve kazanç getirecektir. Aynı şekilde yine hayatınızdaki sorunların sizin ördüğünüz ağlardan kaynaklandığını gösterecek ve size yaşam tasarımınızı yaparken sonuçları sizin için faydalı olacak yada zararlı olacak tasarımlarla ilgili aydınlanma,öngörü verecektir.
Eğer örümcek karşınıza sık sık çıkıyorsa size hayatınızda ördüğünüz ağ ile ilgili düşünmeniz için uyarı gönderiyordur. Seçimlerinizin sonucunun size ne getireceğini sorgulamanızı istiyordur.

SİNCAP
Sincapların en önemli özellikleri başka hayvanlardan ve insanlardan korkmamalarıdır ancak bu özellikleri yüzünden ciddi zararlar da görebilmektedirler. Eğer ruhsal rehberiniz bir sincap ise size güven duygusu verecektir. Ayrıca bu hayvanlar bir çok yiyeceği kış için saklar ama sonunda nereye koyduklarını unutur, koklayarak yerlerini bulurlar. Bu özellikleri ile insanlara rehberlik yaparken güvende olmak için neleri biriktirdiklerini ve biriktirdikleri şeylerin gerçekten güvence verip vermediğini de sorgulatırlar. Ruhsal rehber olarak sincap kişiyi yaşamda sert inişler yaşadıkları zaman koruyacaktır ve düşüşlerinin çok daha yumuşak olmasını sağlayacaktır.
Eğer sincap karşınıza sık sık çıkıyorsa güvenlik duygunuzu sorgulamanızı istemektedir, her şeyi güvenli görmek sizin için sorun olabilir.

KAPLUMBAĞA
Kaplumbağa toprak ile direk bağlantılı bir canlıdır ve aynı zamanda suda yaşayan türleri de vardır. Bir ruhsal rehber olarak toprağın bereketini, dayanıklılığını ve bilgeliğini size verecektir. Evini sırtında taşıyan bu canlı, kişiye dünyanın her yerinin evi olduğu mesajını verir. Çok güçlü kabuğu ile rehber olarak korur ve kişiye sabretme özelliği verir. Eğer ruhsal rehberiniz kaplumbağa ise size güvence, doğa ile sağlam bağlantılar, bereket ve sabır verecektir.
Eğer kaplumbağa sık sık karşınıza çıkıyorsa size yavaşlamanızı ve hedeflerinize ilerlerken daha sakin ve daha dingin olmanız gerektiğini söylüyor olabilir.

KURT
Bir ruhsal rehber olarak kurt başkaları ile birlikte hareket etme ancak bunu yaparken kimliğinizden vazgeçmeme yeteneğini size verecektir. Kurt kolektif yaşam ile bireyselleşmenin dengesinin en mükemmel şekilde görülebileceği bir hayvandır. Yaşamınızda kendi ihtiyaçlarınız ile sevdiğiniz kişilerin ihtiyaçları arasında denge kurmanızı, iletişim yeteneğinizi geliştirmenizi, sorumluluklarınızı dengeli bir şekilde üstlenmenizi ve bilgiyi paylaşmanızı  size öğretecek ve sizi büyük gücüyle koruyacaktır. Eğer ruhsal rehberiniz kurt ise aynı zamanda duyularınızı da arttıracaktır.
Sik sik karşınıza kurt çıkıyorsa sizi sürünün lideri olma yada sürüye uyum sağlamanız gerektiği ile ilgili bir mesaj veriyor olabilir.

KARINCA
Karıncanın gücü çalışkanlığı ve yaptığı her şeyi koloninin yani bütünün iyiliği için yapmasıdır. Eğer ruhsal rehberiniz karınca ise size çalışma için büyük bir enerji verecektir ve ailenizin,iş arkadaşlarınızın,sevdiğiniz insanların iyiliği için çalışma azmine sahi olmanıza yardım edecektir. Karınca oldukça zeki bir hayvandır ve bir rehber olarak size de zekanızı iş yaşamınızda kullanma becerisi verecektir.Aynı zamanda ekip çalışmasında başarı verir ve kişiye işbirliğini öğretir.
Eğer karşınıza sık sık karınca çıkıyorsa size işbirliği ve bütünün hayrına çalışmak konusunda bir şeyler anlatmaya çalışıyor olabilir.

YARASA
Yarasanın gücü yönünü bulma yeteneği ve kendini içinde bulunduğu ortama adapte etme becerisidir. Eğer ruhsal rehberiniz yarasa ile en karanlık gecelerde bile doğru yönü bulmanıza yardım eder. Yaşam koşullarınıza adapte olmanız ve zor durumlarda bile yaşam sevincinizi korumanız konusunda sizi destekler.  Bir ruhsal rehber olarak size yolu gösterecek, zor günlerinizde yanınızda olacak ve size rehberlik ederek, en doğru adımları atmanızı destekleyecektir.
Eğer yarasa karşınıza sık sık çıkıyorsa size gittiğiniz yönün doğru olup olmadığını sorgulamanız yönünde bir mesaj veriyor olabilir.

KARGA
Karganın gücü ortak yaşam içinde birbirlerini destekleme,bilgi iletme ve ne zaman saklanıp ne zaman harekete geçeceğini bilme gücüdür. Eğer ruhsal rehberiniz karga ise size isabetli kararlar verme yeteneği verecektir. Aynı zamanda başkaları ile birlikte karar verebilme yeteneğini ve başkaları gözleyerek öğrenebilme yeteneğini de verir. Karganın gizemleri koruduğuna dair bir inanç vardır ve sizin sırlarınızı korumanıza yardım edecektir.
Eğer karşınıza sık sık karga çıkıyorsa olaylardan ders almanızı ve başkaları ile birlikte hareket etmenizi söylüyor olabilir.

KURBAĞA
Kurbağanın arındırma ve temizleme gücüdür. Dünyada zararlı böceklerin büyük bir kısmını kurbağalar yer ve bu böceklerin sayısını bir anlamda kontrol altında tutar. Eğer ruhsal rehberiniz kurbağa ise sizi korurken size arınma,temizlenme ve huzur verecektir. Kurbağa su elementi ile bağlantılıdır ve dolayısı ile duyguları haber verir ve duygusal temizlik sağlar. İçsel karmaşanıza sükunet getirir, hayatınıza ritim getirir ve sesi ile şifa verir.
Eğer kurbağa karşınıza sık sık çıkıyorsa size aşırı savunmada olduğunuzu ve bu nedenle yol alamadığınızı söylüyor olabilir.

KÖSTEBEK
Köstebek gücünü yer altında ustaca hareket edebilmesinden ve muhteşem geçitler oluşturabilmesinden alır. Eğer ruhsal rehberiniz köstebek ise size olayların altındaki gerçekleri keşfetme, bilinçaltınızda bulunan ve sizi bloke eden şeyleri güçlü bir şekilde görme ve benliğinizin derinliklerini fark etme yeteneği verecektir.
Köstebek kişiye hayatın farklı alanlarına geçmek için geçitler açma gücü verir ve çoğu zaman çevrenizdeki kişiler sizin ne yaptığınızı yada ne yapmaya çalıştığınızı bile anlamayacaktır.
Eğer köstebek karşınıza sık sık çıkıyorsa, kendi içsel benliğinizde olan ve sizi bloke eden bir şeyleri fark ettirmek istiyor olabilir.

GÜVERCİN
Güvercin gücünü yolunu bulma yeteneğinden ve hedeflerini iyi saptama güçlerinden alırlar. Eğer güvercin ruhsal rehberiniz ise size yolunuzu her koşulda bulma, hayatta kaybolmama ve hedefinize nasıl varacağınızı bilmesenizde yola çıktığınız anda bunu başarabilme yeteneği verecektir. Aynı zamanda uyumlu güzelliği ve haber taşımaktaki başarısı ile sizi soysal anlamda destekleyecektir.
Eğer güvercin sik sik karşınıza çıkıyorsa size kalbinize ve sezgilerinize güvenerek yola çıkmanızı, yolu mutlaka bulacağınızı söylemek istiyor olabilir.

KİRPİ
Kirpi gücünü oklarından alır. Eğer ruhsal rehberiniz bir kirpi ise size saldırıları geri püskürtme gücü, düşmanlarınızı korkutup kaçırma gücü, kendinizi en etkin şekilde savunmayı öğretecektir. Kirpi hem ruhsal hem zihinsel saldırılara karşı çok etkin silahlarla donanmanıza yardım edecektir.
Eğer karşınıza sık sık kirpi çıkıyorsa sizi bir tehlikeye karşı uyarıyor olabilir.

AKBABA
Akbaba gücünü pislikleri temizleme yeteneğinden alır. Eğer ruhsal rehberiniz akbaba ise size kötü ve pis durumları olumlu şeylere çevirme yeteneği verecektir. Akbaba görüş yeteneğinizi artırır ve pis olanı hemen fark etmenizi sağlar. Bir ruhsal rehber olarak sizi sürekli ruhsal ve zihinsel olarak temiz olmanız için yönlendirir ve zihninizdeki kötü düşünceleri size gösterir.
Eğer sık sık akbaba karşınıza çıkıyorsa size pis bir durumu, olumluya çevirmeniz gerektiğini söylüyor olabilir.

Diğer hayvanlar
Aslan: Gücünü tanınan otoritesinden ve bedensel kuvvetinden alır. Aslan ruhsal rehberiniz ise size ihtişam,güç ve otorite verecektir. Sizi her anlamda güçlü gösterecek ve koruyacaktır.
Kaplan: Şamanlar kaplana kutsal gözüyle bakar ve çok değer verirler. Kaplan gücünü keskin duyularından, hareket yeteneğinden ve avlanmadaki başarısından alır. Eğer ruhsal rehberiniz kaplan ise size istediğiniz şeyleri elde etme konusunda ince taktikler geliştirme ve hedeflerinize mutlaka ulaşma yeteneği verecektir.
Akrep: Akrep gücünü zehirli iğnesinden ve dayanıklı bedeninden alır. Eğer ruhsal rehberiniz akrep ise size son derece etkili ama zehirli olabilecek güçler verecektir. Bu güçleri doğru şekilde kullanmazsanız istemeden de olsa insanlara zarar verebilirsiniz ama gücünüzün farkında olursanız, o gücü hiç kullanmadan düşmanlarınızın sizden uzak durmasını sağlarsınız. Akrep bir ruhsal rehber olarak son derece güçlüdür ve her türlü zorluğa dayanma gücü verir.
Arı: Arı gücünü hizmet etme ruhundan alır. Ruhsal rehberiniz arı ise size başkalarına hizmet etme yeteneği, işbirliği yapma özelliği ve dünya için faydalı şeyler üretme yeteneği verir.
Bukalemun: Bukalemun gücünü kendini değiştirebilme yeteneğinden alır. Eğer ruhsal rehberiniz bukalemun ise size kendinizi ortama adapte etme yeteneği verecek bu şekilde güvende olmanızı sağlayacaktır.