07:22 -
Yorum yok
Türk Mitolojisi'nden 9 İlginç Varlık
1. Erlik Han
(Kötülüğün Efendisi)
Günümüzde iblis olarak
kullanılan bir tür cin olmasına rağmen kötülüğü simgeleyen bir tanrı ruhudur.
Altayların bir yaradılış efsanesine göre Erlik Han, dünyanın yaradılışında
Tengri'ye karşı fenalık yapmış bunun sonucunda Tengri de onu ceza olarak
yeraltı aleminin efendisi yapmıştır. Erlik Han, yeraltı Aleminin en alt katında
yeşil demirden bir sarayda, gümüş bir tahtın üzerinde oturur. Emrinde dokuz
semerli boğası olan Erlik Han yeraltı aleminde kendine koyu kırmızı ve çok az
ışık veren bir güneş yaratmıştır.
Gerçekleştirdiği akınlar ve yaptığı
kahramanlıklar uzun destanlarda işlenmiştir. Tarihsel bir kişilik olduğu iddia
edilmiş fakat bu ispatlanamamıştır. Mucizevi bir doğum sonucunda babasız olarak
dünyaya gelmiştir. Türk destanlarındaki gibi yeraltına iner, geri dönmeyi
başarır. Asıl adı Büke Beligte'dir. Tanrılar tarafından gökyüzünden
yeryüzüne gönderildiğine inanılır.
Başkurt inançlarına göre Tulpar'ın
kanatlarını kimse göremez. Tulpar kanatlarını sadece karanlıkta, büyük
engelleri veya mesafeleri aşarken açar. Eğer biri Tulpar'ın kanatları
görürse, Tulpar'ın kaybolacağına inanılır.
Asena Türk mitolojisinde önemli bir
rol oynayan efsanevi bir dişi kurttur. Efsaneye göre eski Türklerin en önemli
hükümdarlarının mensubu olduğu Aşina, Zena, Asen ve Şunnu sülaleleri bu dişi
kurt’dan üremiştir.
İngilizce kaynaklarda 'Güneş
Tanrısı' olarak verildiği halde Türkçe kaynaklarda bu yönde bilgiler bulmak mümkün
değildir. Bu nedenledir ki günümüzde hakkında pek bilgi yoktur.
Tengricilik inancına göre doğadaki tüm nesneler birer tine
(ruh) sahiptir (Animizm). Tengri bunların en yücesi, en büyükleridir. İklim
doğrudan Tengri'nin isteğine göre değişir. Tengri, acunda (dünyada) dengenin
yaratıcısı ve koruyucusudur ve iklimlerin doğal süreçleri, iklimlerin
devinimleri onun tarafından sağlanır.
Diğer tanrısal varlıklar Tengrici
toplumların mitolojilerinde ve kamlarının dualarında insanlara benzer
kişiselleştirilmiş bir şekilde tarif edilir, ama Tengri kişiselleştirilmez;
sadece zamansız ve sonsuz mavi Gök olarak anılır.
Ülgen Han göğün 16. katında, Altın Dağda
ikamet eder ve Altın bir taht üzerinde oturur. Tahtı ay ve güneşin ötesindedir.
Gök cisimlerini ve hava olaylarını yönetir. Ülgen Han ayrıca iyilik yapmayı da
çok sever.
Henüz hiçbir şey yaratılmamışken ve
yalnızca uçsuz bucaksız bir su varken, sonsuz sulardan çıkıp Tanrı Ülgen’e
yaratma ilhamını vererek tekrar sulara dalmıştır. Işıktan (cisimsel
olmayan) bir bedeni vardır. Başında gücü simgeleyen ve taca benzeyen zarif boynuzları
bulunur. Alt kısmında denizkızı gibi çok uzun, hafif maviye çalan bir balık
kuyruğu vardır. Etrafında denizyıldızları dolaşır. Hayatın başlangıcına dair ne
varsa hepsine ruh vererek yaşam döngüsünü başlattığına inanılır.
Tanrıların en büyüğü ve en
önemlisidir. Her şeyin yaratıcısıdır. Mutlak üstünlüğü vardır. Göğün 17.
katında oturur. Diğer Tanrıları da o yaratmıştır. Bu anlamda diğer Tanrıların
kendisiyle kıyaslandığında, emirlerini yerine getiren veya verdiği görevleri
yineleyen birer melek konumunda olduğu yaklaşımı yanlış olmayacaktır. Ancak İslam
öncesi Türk kültüründe melek veya benzeri bir kavram yer almadığı için bu
sonuca yalnızca kıyaslama neticesinde ulaşılabilir. Evrenin yazgısını belirler.
İyilik yönü ağır basar. Yeryüzünü yarattıktan sonra dokuz dallı bir ağaç (çam
veya kayın) dikmiştir. Bu ağaç yerle göğü birbirine bağlayan yaşam ağacı “Uluğ
Kayın”dır. İnsanların atası olan dokuz kişi bu ağacın dallarından türemiş ve
dokuz boy (dokuz ırk) bu kişilerin soyundan ortaya çıkmıştır.
0 yorum:
Yorum Gönder