1 Aralık 2015 Salı

13:07 - Yorum yok

KURT VE YAVRUSU

Hikaye malum. Kurt, hayata yeni başlayan yavrusuna dünyayı tanıtmaktadır. Çıktıkları dağın zirvesinden ovada yayılan koyun sürüsünü gören yavru, babasına sorar:
-Bunlar nedir?
Babası anlatır.
-O gördüğün etrafa dağılmış yaratıklar, koyundur. Etleri çok lezzetlidir. Fırsatını bulursan hemen birini yakala. Onlar senin nasibindir.
Yavru bu defa çobanı göstererek sorar:
-Sırtında keçe, elinde değnek olan ve ayakta duran kimdir?
Baba bu defa çobanı anlatır.
-Sürünün koruyucusudur. Sakın ona yaklaşma. Gördüğün zaman kaç ve saklan.
Yavru, sürünün etrafında dolaşan köpeği merak eder.
-Orada bize benzeyen biri var. O kimdir?
Baba iç çekerek cevap verir:
-Ah balam. Asıl ocağımızı söndüren o bize benzeyip de bizden olmayandır. Sürünün köpeğidir.
Ondan uzak dur...!
Mesele biraz anlaşılıyor değil mi ? Türk olup da inkar edenler , Türklüğü sindirmeye çalışanlar , ya da yabancılara hizmet edenler. İşte bunlar kurt olamamanın verdiği karın ağrısıyla köpek olanlardır. Köpek iyi koku alır. Sürüyü korur. Bu yaptığını da çoban tarafından karnı doyurularak ödenir. Ama BOZKURT öyle değildir. Kendi başına yaşar. Avını kendi bulur. Zincirlenmektense ölmeyi yeğler. Bizlerde öyle olalım arkadaşlar. Yanlışı savunup karın tokluğuna köpek olmaktansa, doğruyu bilip başı dik bir Bozkurt olmayı isteyelim ve olalım.

0 yorum:

Yorum Gönder